Tarih kitapları, Napolyon
Bonapart’ın en aşağılayıcı yenilgisini son savaşı olan Waterloo’da 1815
yılında yaşadığını yazar. Oysa bilinmeyen tarih, ilk yenilgisini Türklere karşı
yaşayan Napolyon’un belki de en utanç verici yenilgisini Waterloo’dan tam 8 yıl
önce Temmuz 1807’de yaşandığını kayıtlarına düşer.
Üstelik Napolyon’un karşısına çıkan
düşmanın bu sefer ne tüfeği ne de topu vardır. Yalnızca dişlerini ve sayısal
üstünlüklerini kullanarak Napolyon’a ömrü boyunca unutamayacağı bir yenilgi
tattırırlar.
Dediğimiz gibi tarih 1807 yılı Temmuz ayı. Napolyon’un keyfi
oldukça yerindedir. Çünkü Rusya ile Fransa arasındaki Friedland Savaşı’nı
kazanmış ve tam istediği koşullarda olan Tilsit Barış Antlaşmasını Rusya’ya
imzalatmayı başarmıştır. Antlaşmaya göre Rusya İngiltere’ye karşı kıta
ablukasında Fransa’yı destekleyecek, Fransa da buna karşılık Rusya ile Osmanlı
İmparatorluğu arasında arabuluculuk yapacaktır.
Kazandığı bu büyük zafer kutlamak isteyen Napolyon, herkesin
eğleneceği büyük bir av partisi düzenlemek ister. Kurmay Başkan Yardımcısı Alexandre
Berthier’ı bu işle görevlendirir.
Napolyon’un gözüne girmek isteyen Berthier açık öğle yemeği
düzenlemeye karar verir. Birçok soylu ve üst düzey komutan da davet edilir. Bu
öğle yemeği sırasındaki av partisinin onur konukları ise tavşanlardır. Berthier
kimi kaynaklara göre yüzlerce, kimi kaynaklara göre ise sayıları 3.000’i aşan tavşanı
kafesler içinde İmparatorluk Sarayı’nın bahçesine getirir.
Tavşanlar Napolyon'u Bakıcısı Sanırsa
Konuklar yerini alıp her şey hazır olduğunda kafeslerin
kapakları açılır. Av partisi başlamıştır.
Fakat olaylar hiç beklenmediği biçimde gelişir. Tavşanlar
kaçıp canını kurtarmak yerine doğrudan Napolyon ve konuklarının üzerine doğru
koşmaktadır. İlk başta pek saygıdeğer asilzadeler bu duruma gülseler de durumun
ne kadar ciddi olduğunu anladıklarında bir panik başlar. Üzerlerine doğru saatte
50 km’yi aşan hızla gelen adeta tavşandan oluşan dev bir dalgayı durdurmak
mümkün değildir.
Tavşanlar kısa sürede kendilerini avlamak için bekleyen
silahlı muhafızları ve av hayvanlarını aşarak en parlak giysili adama hücum
ederler: Napolyon Bonapart. Bacaklarından tırmanmaya başlayan tavşanlar
ceketinin içine kadar girer. İmparator adeta tavşan denizinin içinde kaybolmuş
gibidir. Ne acıdır ki, böyle bir saldırıyı hiç düşünmemiş olan komutanın tek
silahı olan kırbacı da tavşanları durdurmakta yetersiz kalır.
Çaresiz kalan Napolyon tabana kuvvet büyük bir hızla at arabasına
doğru kaçmaya başlar. Bu sırada tavşanlar da hâlâ onu kovalamaktadır. Arabasına
ulaştığında artık güvendedir ama belki de hiç ummadığı bir düşmandan hayatının en
utanç verici yenilgisini almıştır. Tarihin en güçlü imparatorlarından biri,
hırpalanmış, korkmuş bir durumda ve utanç içinde adamlarının tavşan ordusuna
karşı savaşını at arabasının içinde beklemeye başlar.
Waterloo Savaşı’na kadar hiçbir ordu Napolyon’un karizmasını
bu denli çizmeyi başaramayacaktır.
Aslında Napolyon’un bu yenilgiyi yaşamasının nedeni Alexandre
Berthier’ın yanlış tavşan seçimidir. Yeterli sayıda vahşi tavşan bulmanın kolay
olmayacağını düşünen Bethier çevredeki çiftliklerden bulabildiği kadar evcil
tavşan toplamıştır. Kafeslerin içinde uzun süre beklemekten dolayı iyice acıkan
tavşanlar salıverildiklerinde bu nedenle kaçmak yerine kendilerini
besleyeceklerini düşündükleri kalabalığa hücum etmiş ve Napolyon’un en utanç
verici yenilgisini birini yaşamasına neden olmuştur.
Yoksa siz Napolyon’un Bugs Bunny’ye karşı savaşını yalnızca
bir çizgi film mi sanıyordunuz?
0 yorum :
Yorum Gönder